Ankara Hacettepe Spor, Ankara Sitespor, Ankara
Gençlerbirliği.. çocukluk yıllarımı düşündüğüm zaman bu isimler geliyor aklıma.
Hafta sonları, babamla beraber sahalarda geçirdiğim
günler. Babamın Antrenörlük ve Teknik Direktorlük yaptığı yılları düşünüyorum.
Spora olan aşkım o zaman başladı belki de.
Babamın sabahları “hadi kızım beraber mekik
çekicez yoksa büyüyünce marul gibi bir göbeğin olur” demesi hep kulaklarımda çınlamıştır.
Göbeğimin marul gibi olmayışını babama mı borcluyum ne?
Sonra da tenis dersleri, yüzme derken...
“Babacım ben de futbol oynamak istiyorum” dediğim
zaman da “tenis bayanlar için daha uygun yavrum” deyişini de çok iy hatırlıyorum.
Yok, hayır tenisci olmadım.
O zaman antrenörler saha kenarlarında
durabilirlerdi, hani şu çizili alan,
yedek klubesi dediğimiz alan
yokken.
Kenardan oyunun gidişatını iyi
analiz etmek için
, taktik hamleler gerektiğinde , ya da rakip güçlü olduğunda, savunma güvenliğini
aldırmak için antrenörler saha kenarında dururlardı.
İşte sahanın o ‘kenarından’ babamın
taktik, ikaz, teşvik amaçlı talimatlarıni duyar gibiyim şu an.
“Ali, oğlum kaldır kafanı!! Bak sol kanat boş,
oraya oyna“. diye bağırıyor.
Bu
sözleri duyan Ali’de gözümün önünde
sanki.
Uzun bir pasla topu sol kanata gönderiyor Ali
veeeeeee rakip kaleye doğru koşuyor. Top attığı oyuncudan ona geri geliyor, ve
Ali koşmaya başlıyor. Koşuyor koşuyor ama kalabalık rakip savunması içine
dalıyor. Top ona ortalansa bile rakip savunma ona top aldırmaz ve şut attırmaz.
Ali’ye kenardan babam yine bağırıyor ,
“Aliiiiii çık kalabalıktan, sağa sağa sağaaaaaa
geeeelllll!! “
” Osman oğlummmmm rakibin
hep sağdan
kaçıyorrrrr, kapat sağınıııı kaçırma rakibiniiiii....Aferinnnn
“,
”Emrah...Bravoooo!!!”,
“Selim hep öyle yakından takip et
rakibini”.
Kamplar geliyor birden aklıma.
“ Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar ... Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar
laylalalalaylaylay. Sesimizi yer, gök, su dinlesin...Sert adımlarla her
yer inlesin...inlesinnnn!“
Seneler geçiyor ve ben orta okul yıllarımda
futbol oynamaya başlıyorum. Üniversite yıllarımda
da devam ediyorum. Tenisin bayanlar için daha uygun olduğunu bile bile hem de .
Kulağımda da benim antrenörümün sözleri
şu an , “Özge, even on the football field, you run like a lady.” Yani saha da
bile bir ‘leydi’ gibi koştuğumu söylüyor bana antrenörüm. Bu leydi bak şimdi
kilometrelerce koşuyor.
Şimdi
de oturmuş bu yazıyı yazıyorum.
“Jokey olmanız için at
olmanıza gerek yoktur.”
Bu söz, Milan ve İtalya Milli Takımının
eski antrenörü
, Arrigo Sacchi’nin çok sevdiğim bir sözü. 10 yıl
içerisinde ayakkabı esnaflığından Avrupa Kupasını kazanan Sacchi bu lâfı,
eski futbolcu olmadığı üzerine gelen eleştiri ve yergiler üzerine söylemiş.
Yani en başta düşünebilmek ve öğrenmeye hazır ve açık olmak gerekli
demek istiyor Sacchi.
Futbolun içinden gelmek demek eski
futbolcu olmak değil.
Benim her ne kadar futbolla az çok
alakam olsa da, senelerdir spor yapıyor ve sabahları kilometrelerce koşuyor
olsam da , spor hakkında, futbol hakkında herşeyi biliyorum diye bir idda ile
yazmadım bunları.
Bilakis sadece ve sadece, sporu ve ayrıca
yazmayı sevdiğim için yazdım. İçimden geldiği için ve biraz de Harry
Potter’da olan hayal gücüne sahip olduğum için yazdım bu yazıyı.
|
Ozge McAree
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder