Sayfalar

28 Kasım 2013 Perşembe

“JOKEY OLMANIZ İÇİN AT OLMANIZA GEREK YOKTUR.” 
ARRIGO SACCHI







Ankara Hacettepe Spor, Ankara Sitespor, Ankara Gençlerbirliği.. çocukluk yıllarımı düşündüğüm zaman bu isimler geliyor aklıma.

Hafta sonları, babamla beraber sahalarda geçirdiğim günler. Babamın Antrenörlük ve Teknik Direktorlük yaptığı yılları düşünüyorum.

Spora olan aşkım o zaman başladı belki de. 

Babamın sabahları “hadi kızım beraber mekik çekicez yoksa büyüyünce marul gibi bir göbeğin olur” demesi hep kulaklarımda çınlamıştır. Göbeğimin marul gibi olmayışını babama mı borcluyum ne?

Sonra da tenis dersleri, yüzme derken...

“Babacım ben de futbol oynamak istiyorum” dediğim zaman da “tenis bayanlar için daha uygun yavrum” deyişini de çok iy hatırlıyorum.

Yok, hayır tenisci olmadım.

O zaman antrenörler saha kenarlarında durabilirlerdi, hani şu çizili alan,
yedek klubesi dediğimiz alan yokken.

Kenardan oyunun gidişatını iyi
 analiz etmek için , taktik hamleler gerektiğinde , ya da rakip güçlü olduğunda, savunma güvenliğini aldırmak için antrenörler saha kenarında dururlardı.

İşte sahanın o ‘kenarından’ babamın taktik, ikaz, teşvik amaçlı talimatlarıni duyar gibiyim şu an.

“Ali, oğlum kaldır kafanı!! Bak sol kanat boş, oraya oyna“. diye bağırıyor.

Bu 
sözleri duyan Ali’de gözümün önünde sanki. 

Uzun bir pasla topu sol kanata gönderiyor Ali veeeeeee rakip kaleye doğru koşuyor. Top attığı oyuncudan ona geri geliyor, ve  Ali koşmaya başlıyor. Koşuyor koşuyor ama kalabalık rakip savunması içine dalıyor. Top ona ortalansa bile rakip savunma ona top aldırmaz ve şut attırmaz.

Ali’ye kenardan babam yine bağırıyor ,

“Aliiiiii çık kalabalıktan, sağa sağa sağaaaaaa geeeelllll!! “           

   
      
                                                       Babam Zeki Özaydın

Kulaklarımda çınlayan sözler devam ediyor.
” Osman oğlummmmm rakibin
 hep sağdan kaçıyorrrrr, kapat sağınıııı kaçırma rakibiniiiii....Aferinnnn
“,
”Emrah...Bravoooo!!!”,
“Selim hep öyle yakından takip et rakibini”.

Kamplar  geliyor birden aklıma.

 “ Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar ... Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar laylalalalaylaylay. Sesimizi yer, gök,  su dinlesin...Sert adımlarla her yer inlesin...inlesinnnn!“

Seneler geçiyor ve ben orta okul yıllarımda  futbol oynamaya başlıyorum. Üniversite yıllarımda da devam ediyorum. Tenisin bayanlar için daha uygun olduğunu bile bile hem de .

Kulağımda da benim antrenörümün sözleri şu an , “Özge, even on the football field, you run like a lady.” Yani saha da bile bir ‘leydi’ gibi koştuğumu söylüyor bana antrenörüm. Bu leydi bak şimdi  kilometrelerce koşuyor.

 Şimdi de oturmuş bu yazıyı yazıyorum.

“Jokey olmanız için at olmanıza gerek yoktur.” 

Bu söz, Milan ve İtalya Milli Takımının eski antrenörü
, Arrigo Sacchi’nin çok sevdiğim bir sözü. 10 yıl içerisinde ayakkabı esnaflığından Avrupa Kupasını kazanan Sacchi bu lâfı, eski futbolcu olmadığı üzerine gelen eleştiri ve yergiler üzerine söylemiş. Yani en başta düşünebilmek ve öğrenmeye hazır ve açık olmak gerekli demek istiyor Sacchi.

Futbolun içinden gelmek demek eski futbolcu  olmak değil.

Benim her ne kadar futbolla az çok alakam olsa da, senelerdir spor yapıyor ve sabahları kilometrelerce koşuyor olsam da , spor hakkında, futbol hakkında herşeyi biliyorum diye bir idda ile yazmadım bunları.

Bilakis sadece ve sadece, sporu ve ayrıca yazmayı sevdiğim için yazdım. İçimden geldiği için ve biraz de Harry Potter’da olan hayal gücüne sahip olduğum için yazdım bu yazıyı. 

  Ozge McAree