Sayfalar

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Bir kez daha dene!



“Merhaba Özge hanım. Önce ki gün Azerbaycan’dan bir kadın hakkında ki paylaşımınızı okuyunca çok mutlu oldum. Yorum yapmak güç vermek istedim ama bu da kim dersiniz diye mesaj atmayı uygun gördüm. Bu kirli pis dünyada umut dağıtıyorsunuz. Banada umut oldunuz. Teşekkür ederim. Hala güzel şeyler oluyormuş dedim mutlu oldum.” Berkay Usta.

Düzenli beslenmeyi  ve sporu ömür boyu alışkanlık haline getirmiş bir insan olarak, insanları spor ve sağlıklı beslenmeye motive etme amacıyla geçen Ağustos ayında FiFbyO isimli bir sayfa açtım.  İşte FiF’i takip eden bayanlardan biri Berkay.   

O bir doktor, aile hekimi. Hepimizin gibi bir hikayesi olan,  eski formuna kavuşmaya çalışan, bu yazımı yazmama sebep olan kadınlardan biri. Onun, bahsettiği Azerbaycan’lı Revane Memmedova’nın ve tonla gelen ve benim seve seve okuyup, elimden geldiğince cevap verdiğim mesajlar sebep oldu bu yazıma.  

Revane’nin hikayesi

32 yaşında 1 çocuk annesi olan Azerbaycanlı Revane’nin izniyle hem sayfamda hem de şu an tüm okurlarımla paylaştığım hikayesi.

“Merhabalar...Yazıma başlıyorum hocam. İçim dolu kalbim kırık.En iyisi nasıl bu hale geldiğimi anlatayım...2011 senesinde evlendim hem de severek...Bir çocuğum oldu. Çok ağırhamilelik geçirdim. Kullandığım ilaçlar hormon bozukluğu yarattı bide üstünehamilelikten dolayı alınan kilolar eklendi tabi. Evlenirken 65 kiloydum.Ama doğumdan sonra tartıldığımda gözlerime inanamadım.Tam 91 kiloydum.Hastaneden eve geldikten sonra kabus dolu günlerim başladı. Çevremdekiler hep alay ettiler benimle, her defasında yuzume vurdular kilolarımı. Onlar öyle üstüme geldikçe ben daha çok umutsuzlandım,hatta çocuğuma dahi küstüm.Bunalıma girmiştim tamamen...               

Beni en çok yaralayansa eşimin beni anlamaması oldu. Evliliğim bitti. Çocuğumdan dolayı boşamadı ama terk etti beni. Artık yüzüme bakmaz oldu. Oysa ne çok sevmiştik bir birimizi. Ya da sadece ben sevmişim aptalca onun da beni sevdiğini sanmışım belki de...Bir sabah kalktım ben böyle yaşayamam dedim kendi kendime.Ben hep kilolumuydum?Hayır dedim kendime.O zaman bu korkaklık ne? Niye yeniden başlamıyorsun yaşamaya? Yanımda kimse olmasa bile benim yaşama nedenim OĞLUM vardı.Oğlum için kilolarımla savaşıcam dedim. Eski kiloma dönebilirim dedim ve başladım.Önce yemeğime dikkat etmeye başladım.Yalnız çocuğumdan dolayı rejim yapamıyordum.Sadece bazı şeyleri günlük yediklerimden çıkarmaya başladım.Koşu bandı aldım,yürümeye başladım...Günler geçiyordu, tartı yüzüme gülüyordu yavaş yavaş.

Birgün internette zayıflamayla ilgili konuları araştırırken FiF ( Fitness in Fashion) by Ozge McAree diye sağlık ve güzellik sayfası buldum. Hemen baktim. Belkide bu bana Rabbimin armağanıydı. Hemen videoları izledim, yazıları okumaya başladım. Çok etkilenmiştim. Yanlışlarımı doğrularımı oğrendim Özge hanım sayesinde. Kafamda sormak istediklerim de vardı ama Özge hanıma sorsam cevaplar mi diye düşünüyordum. Bir kaç gün belki haftalarca aklımda bu soruyla dolaştım. Birgün cesaretimi toplayıp Özge hocama mesaj yazdım.Baktim ertesi gün cevap gelmiş.Melek kalpli Özge hocam hiç üşenmeden sorduğum onca soruya teker teker cevap yazmış...Canim benim.  Iyiki buldum sizi hocammmm. Çok teşekkür ederim bana destek olduğunuz için. Ben sizi tanıdıktan sonra daha cok bağlandım spore ve yaşamaya.Şu an 77 kilodayım ve oğlum artık 1 yaşında. Şimdi herşey daha da kolaylaştı benim için.Özge hocamın bir sözünü asla unutmam SEN BU KİLOLARI BIR GÜNDE ALMADIN Kİ BİR GÜN İÇİNDE DE GERİ VERESİN...Evet hocam öyle...Bana alay edenleri ve benden yüz çeviren kocamı utandıracağım günü sabırsızlıkla bekliyorum. Bu benim 77 kilodayken yani şu anki resimlerim. Insşllah zayıfladığım zaman çektireceğim resimleri de bir FiFci olarak sizlerle paylaşmak isterim. Dualarınızı ve desteğinizi bekliyorum. Sizi seviyorum Özge hocam. Iyi ki varsınız ve iyiki buldum sizi...Azerbaycandan sevgilerle...”                                               

Tek bir ki
şiden bile olsa 


Berkay ve Revane gibi bir çok kadına, bir şekilde birşeyler verebilmek istiyorum.Daha doğrusu bana değer verip, beni takip eden kadın ya da erkek,  herkese, tüm takip edenlere, onlara hayatlarında yapmak istedikleri değişiklikler için ilham vermek istiyorum.İnanarak, içten inanarak istedikleri herşeyi başarabilecklerini, hedeflerine ulaşabileceklerini, ben kendim örnek olarak öğretmek istiyorum. Ufak ufak adımlarla da olsa, onlara spor aşkımı aşılamak istiyorum.  Bir kişiden bile olsa “sen benim esin kaynağım oldun ve ben bu yüzden pes etmedim” sözlerini duymak istiyorum.

Kolay demiyorum

Başlamak. Başlayabilmek. Konuşmak yerine yapmak. Zor ama mümkün diyebilmek. İcindeki o azime sıkı sıkı sarılıp Revane’nin kendi kendine dediği gibi “O zaman bu korkaklık ne? Niye yeniden başlamıyorsun yaşamaya?” diyebilmek. Bir neden bulmak.Yapmaya başlamak için bir neden bulmak. Kesin karar vermek ve başaracağına inanarak başlamak. Bunları yapmak kolay demiyorum. Yapmaya değer diyorum.Bazen tüm dünya vaz geç dediğinde umut fısıldarmış  ‘bir kez daha dene” diye. İşte ben de meğer umut dağıtıyormuşum. Bıkmadan. Üşenmeden. Her gün  avaz avaz “N’olur pes etme! Bir kez daha dene.” diye.  

Elbet eninde sonunda herkes duyar beni. 

http://www.medyafaresi.com/haber/107621/kadin-azeri-kadinin-fazla-kilolariyla-savasi.htmlhttp://www.facebook.com/FiFFitnessInFashion?ref=hl           

14 Mayıs 2013 Salı

KADINLAR İKİYE AYRILIR … KAYISI YA DA İSTİRİDYE






Erkekler ne ister?

Dünyada kadın nüfusu 3 milyarın üzerinde ve her kadının kendine özgün, eşsiz özellikleri var iken erkeklerin hoşlandığı tek bir kadin türü var.

Zeka, özgüven, motivasyon , kararlılık ve bağımsızlık gibi ‘sözde’ istedikleri özellikler ile; seksilik, sevecenlik, hassasiyet, anaçlık ve şefkat gibi ‘gerçekten’ istedikleri özelliklerin kıvamli bir karışımı olmalı bu kadında .

Hem seksi ve erkeksi savaşçı Zeyna, hem giyinip süslenip Ken'i bekleyen cilveli Barbie Bebek.

Her kadın da bir nevi böyle değil mi?


Kadının dişilik rolü

Kadın eğer yeri geldiğinde kuvvetli ve yeri geldiğinde de yumuşak davranabiliyorsa, bravo ona! Gerçek disilik rolünu oynuyor; o iki zıt yani, kadınsı ve erkeksi yanları, ahenkli bir şekilde tıkır  tıkır çalışıyor demektir.

Bir kadın olarak kendimizi arada bir değerlendirmek şart. Dengeyi bulup kaybetmemekte. 

Kaybetmemek icin şart olan da, kendimize olan saygımızı ve özgüvenimizi asla yitirmemek.


Erkek gibi kadın

Çevremde tanıdığım ve beraber çalıştığım, hatta tüm dünyada kariyer sahibi olmuş çalışan kadınların, karşılaştıkları pek çok soruna rağmen, başarılarıyla iş dünyasında zirveyi zorladıkları, toplum içinde önemli aşamalar kaydettikleri bir gerçek.

Bu kadınların çoğunun ,özellikle kadın liderlerin ilk bakışta dış yapıları sert ve ciddi. Çünkü insanların onlardan beklentileri bu ve bu olmasına rağmen, ancak yine aynı insanlar tarafından ağır eleştirilebiliyor bu kadınlar.

Başarılı olmaları için guçlü olmaları, güçlü olabilmeleri için de sert olmaları; kadınsı, hassas, yumuşak yanlarını içlerinde tutmaları isteniyor kadınlardan.

Kadınlar da bu şekilde davranıyor. 

Neden?

Belki, kendiyle aynı konumdaki bir erkeğin performansının iki katını göstermesi gerekli olduğundan. Belki de iş hayatında bir erkek kadar başarılı olabileceklerini ispat etme çabasından. Belki de yaşadığı kötü bir ilişkiden, tekrar incinmekten korktuğundan hassas, ince ve duyarlı yanlarını saklamayı tercih ediyor, etmek zorunda kalıyor  kadınlar.

İşte arada bir dengeyi bulmak için ayarları kontrol etmekte,  bazen o hassas, ince ve duyarlı yanını ön plana geçirmekte fayda var. Hiçbir zaman “erkek gibi kadın” denmesine fırsat vermeden, kimliği ile barışık olarak.



Geldi sıra Kayısı ve İstridye’ye

Bunca değişik özellikleri olmasına rağmen kadınların çoğunu ikiye ayırabilirz.

Kayısı gibi kadınlar ve İstridye gibi kadınlar diye.

NOT: Aşk hayatında istridye değil kayısı gibi olmakta fayda var.


İstridye

Denizin en esrarli canlılarından, dişi ve erkeklik özelliğine sahip olan istridye, o kıvrımlı ve sert kabuğu ile kendisini dış etkenlere karşı ne kadar muhafaza edebiliyorsa içindeki dokusu bir o kadar da yumuşaktır. İnsanların, karşılığında milyonlarca lira ödedikleri o narin pırıl pırıl inciyi meydana getiren yumuşacık içi vardır.

Sert kabuklu istridye toplantı odasında yardımına yetişebilir. Ya aşk hayatında?

Kayısı

Dışı bir bebeğin cildi kadar pürüzsüz ve yumuşacık, içindeki çekirdeği insan dişini kırabilecek kadar kuvvetli.

Kayısı gibi bir kadın da böyle olunur işte.

Dıştan hoş, sevimli, tapılası bir şirinlik ve içinde  beslediği taş gibi, kırılmayan, bozulmayan sabit bir azim, bir güç, bir özgüven.

Ne kadar etkilyeci bir kaynaşma. Tatlı dille kendini, isteklerini, duygularını açıkça ifade ederken yüreğinde o koruduğun, kimsenin sarsmasına izin vermediğin özünü, özgüvenini muhafaza edebilmek.

İste bu kayısı sanatı.

Peki çözüm ne?

Güçlü olmak demek sadece kariyer sahibi olmak, bol parası olmak, her işini tek başına halledebilmek, bir erkeğe muhtaç olmamak demek değil.

Güçlü olmak her zaman olması gerekli olduğu gibi, sevdigin erkek sana değer vermediği ya da üzdüğü zamanlar da kendine değer vermek, kendine güveni olmak, kişisel sınırlarını net bir şekilde çizeblimek. Kapını kapattığın zaman tek başına mutlu olabilmektir.

Güçlü olmak, onun sana saat 17:58 de yolladığı “Bu akşam çıkalım mı ne dersin?” yazan, planlarının son anda suya düştüğünü, seni aramak aklına son anda geldiğini bes belli eden text mesajına; bütün gün ondan mesaj gelecek diye telefon elinde yapışık gezmiş olmana ve mesajı okurken gitmek için can attığın için kalbinin küt küt atmasına rağmen “A canm harika bir fikir. Seninle bu akşam birşeyler yapmayı çok isterim. Ne yazik ki başka bir programım var. Yine de çok teşekkür ederim.” cevabını verebilmektir.

Tatli dilinle, yumuşak davranarak ezilmek değil bilakis kendine saygını yitirmeden ona bu davranışının yanlış olduğunu aktarabilmek güçlü olmak. Bağırıp çağırmadan, enerji sarfetmeden.

Erkeklere her zaman çok büyük bir ödül kaçırmışlar hissini taddırarak.

Kayısı gibi olmak çözüm.


Ve son olarak
  
Sonuçta, biz kadınlar, çoğumuz, zor da olsa aynı anda bir çok şeyi yapabiliyoruz. Becerikliyiz.

Çok ciddi toplantılar, büyük pazarlıklar yapsak bile, bunları yaparken giydiğimiz ciddi pantolon takımların altına seksi iç çamaşırlarımızı giymeyi de unutmuyoruz.